2024 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülüne mikroRNA’ların keşfi ve işlevine yönelik katkılarından dolayı Victor Ambros ve Gary Ruvkun layık görülmüşlerdir. Oldukça kısa (sadece 18-24 nükleotid uzunluğunda) olan bu RNA molekülleri, mikroRNA (miRNA) olarak tanımlanmıştır. miRNA’lar mantar, bitki ve hayvanlar gibi tüm ökaryotik hücrelerde yer almaktadırlar ve miRNA’lar protein üretiminden sorumlu genlerin ifadesinin düzenlenmesinde rol oynamaktadırlar. miRNA’ların söz konusu etki mekanizması (ing. mode-of-action) genellikle protein üretim genleri baskılama yönündedir
Son zamanlarda gerçekleştirilen bilimsel çalışmalar, taksonomik açıdan farklı alemlere ait türlerin birbirlerinin gen ifadesini düzenleyebildiğini göstermiştir (cross-kingdom gene regulation)1-5. Bu konuda en dikkat çekici bulgu, bitkisel kaynaklı miRNA’ların insan hücrelerine girerek gen ifadesini düzenleyebilmesidir. Özellikle bitki eksozomları ile taşınan bitki kaynaklı miRNA’ların memeli hücrelerine ait biyolojik yolaklardaki genleri düzenlemesi, bu miRNA’ların biyomedikal, nanotıp, kozmetik, cilt bakımı alanlarında ve terapötik uygulamalarda umut verici bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir6-9.
Geliştirdiğimiz ProliCell® teknolojisi aracılığıyla, bitki kök hücrelerinden elde edilen zenginleştirilmiş eksozomal içerik ve küçük RNA’lardan (ing. small RNAs) yararlanarak, cilt bakımı sektörüne ileri teknoloji kozmetik ürünler sunmaktayız. Bitki kök hücrelerini, çeşitli kompozisyon ve konsantrasyonlardaki elisitörler ile modüle ederek, eksozomal ve mikroRNA’ları da içeren küçük RNA profili açısından zenginleştirilmiş ürünler geliştirmekteyiz. Cilt bakım sektörünün spesifik ihtiyaçlarına yönelik olarak, hedeflenmiş 11 farklı ürün sunmaktayız.
ProliCell® teknolojisi aracılığıyla, cilt bakım sektöründe bitki kök hücre kaynaklı zenginleştirilmiş eksozomlar ve miRNA’ların sinerjistik etkisinden yararlanarak bilimsel, ileri teknolojiye dayalı ve ihtiyaca yönelik ürünler geliştirmekteyiz. Küçük RNA’lar içerisinde sınıflandırılan miRNA’ların cilt biyolojisindeki kritik rolü, onları cilt bakım ürünlerinde potansiyel bir terapötik hedef haline getirmekte ve böylece ProliCell® teknolojisinin temelini oluşturmaktadır.